Bostan Mahallesi Tatlı Badem Sok. No: 23, 34435, İstanbul / Beyoğlu
YOL TARİFİ ALPolonya'nın talihsiz şairi.... Ezilmiş insanların davası için Avrupadaki 25 yıllık hayatının sonunda, milli gayeler uğrunda, Istanbul'a geldi. Maksadı Rusya ile yapılmakta bulunan Kırım Savaşı'nda, Türk hizmetinde çalışan Polonyalılarla ilişkileri arttırmak, onları güçlendirmekti. Yaptığı temaslar sırasında, şimdiki Istanbul'un Kurtuluş semtine düşen sırtlarda kurulan, çadırlardaki hastaları ziyaret etti. Oradan aldığı sanılan koleradan 1855 yıllının yağmurlu bir gününde, 26 Kasımda, oturduğu Tarlabaşı'ndaki evde sessizce öldü. Vatanları için dünyanın her köşesine dağılmış bulunan Polonyalılar'a milli şiirleriyle ışık ve güç veren şairin ölümü, dünya fikir alemini yıllarca etkiledi. Adam Mickiewicz 1855 yılında Istanbul'a geldi. Bu geliş, Boğaziçi'nde eğlenmek ve dinlenmek amacıyla değildi. 1848 yılında Osmanlı Devleti'ne sığınan Polonyalılar'ın durumunu incelemek ve 1853 yılında başlayan Kırım Savaşı'nda onların Türkiye safında aldıkları yeri güçlendirmek gayesiyle Osmanlı Devleti'ne gelmişti. Çünkü Kırım Savaşı Polonyalılar için, bir fırsattı. Fransızlar, Ingilizler, Sardunyalılar, Ruslar'a karşı Türkler'i desteklemekteydiler. İstanbul'un Beyoğlu semtinde (Tatlı Badem sokağı)'nda köşebaşında, 29 nolu bir bina vardır. Bu üç katlı, her katta küçük iki odası bulunan 128 yıl önce, Polonya'nın milli şairi Mickiewicz'in oturduğu ve gözlerini kapadığı evdir. Bu ev Kırım Savaşı'nda Polonyalılar'ın "toplandıkları, hararetli konuşmalar yaptıkları, bir merkezdi. Adam Mickiewicz ve arkadaşları bu evde kalırlar, yemeklerini kendileri pişirirlerdi. Polonyalı göçmenler arasında, 1830 yılındaki ayaklanma sonunda Istanbul'a gelen, ve Polonezköy'ü kuran Adam Czartoryski, yazar T.T. Jez ile (Hanri) takma adıyla Sobozowski ve sonradan müslüman olan Adam Michalowski de vardı. Şairin evinde kalan yakın arkadaşlarından Sobozowski o günlerde gönüllü olarak Kırım Savaşı'na katılacaktı. Ilk iş olarak bu savaşa katılanların giydikleri orijinal bir kalpakla, elbise satın aldı. Şair Mickiewicz, anılarında, bu arkadaşının orijinal kalpağıyla, pasaportundan başka hiçbir şeye değer vermediğini uzun uzun anlatır. Polonyalılar'ın Tarlabaşı'nda o sıralarda yadırgadıkları tek şey yangındı. Çünkü Istanbul'da sık sık yangın oluyordu. Günün birinde kendi evlerine sirayet edeceği korkusuyla, bu savaş yolcusu arkadaşının, uyurken kalpağıyla pasaportunu daima yastığının altına yerleştirdiğini, bir yangın çıktığında, önce bunları kurtarmayı tasarladığını hikaye eder. 26 Kasım 1855 günü Şair Pera'da (bugünkü Beyoğlu) vefat etmiştir. Şehrin kenarındaki bu karanlık oda Şairin binbir güçlükte dolu hayatını simgelemektedir. 1855-1955 müze büyük Polonyalı Şair Adam Mickiewicz'in vefatının 100. yıldönümünde açıldı. Aynı zaman binanın mahsenindeki bir oda Şairin sembolik kabrine tahsis edilmiş, içine haç ve üzerinde 26 Kasım-30 Aralık 1855 - Adam Mickiewicz'in geçici kabri yazısı bulunan hatıra levhası yerleştirilmiştir.