Darüşşafaka Mahallesi Büyükdere Cad., No:196,, 34457, İstanbul / Sarıyer
YOL TARİFİ ALGünümüzde, Sultan II.Abdulhamid ile özdeşleşmiş yapılardan biri olan Maslak Kasırları’nın bulunduğu çevrede ilk yapılaşma Sultan II.Mahmud döneminde(1808-1839) başlamış, Sultan Abdülaziz döneminde(1861-1876) devam etmiş, Sultan II.Abdulhamid’in şehzade olarak yapıları kullandığı dönemde (1868-1876) ise günümüzdeki haline ulaşmıştır. 170 000 metrekarelik yeşil bir doku içerisinde, bölgeye hakim bir konumda yer alan yapılar ve çevresi Maslak ismini, bölgede varlığı bilinen su dağıtım merkezlerinden almıştır. Mimari açıdan farklı özelliklerde bir yapılar topluluğu olan Maslak Kasırları Kasr-ı Hümayun Dairesi, Mabeyn-i Hümayun Dairesi/Limonluk, Faris Kasrı/Çadır Köşkü, Ağalar Dairesi/Hamam gibi yapılar ve hizmet amaçlı müştemilattan oluşmaktadır.
Kasırların 1868 tarihinde Şehzade Abdulhamid Efendinin ikametine tahsis edilmeleri bölgeye ve yapılara farklı bir anlam kazandırmış, Maslak Kasırları bu dönemde onun tercihleri doğrultusunda şekillenmiştir. Yapıların Şehzade Abdulhamid Efendi’nin zevkine göre şekillenmesinde İstanbul’da yaşayan Rum asıllı Mimar Vasilaki İonnidis’in(Yuvanidis) önemli etkisi olduğu söylenebilir. Sultan II. Abdulhamid’in "şehzade" ve "veliahd" statüsünde yaklaşık sekiz yıl kullandığı Maslak Kasrı yapılar topluluğu, bir şehzadenin her türlü ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde tasarlanmış, adeta küçük bir saray olarak yapılandırılmıştır. Bu dönemde yapılar Şehzade Abdulhamid Efendi’nin alışılmış saray ve sefahet ortamından uzak bir yaşam sürdüğü, çiftlik hayatı yaşadığı ve 1876 yılına kadar daimi olarak ikamet ettiği ilk şehzade yapısı olmuştur. Maslak Kasırlarına geldiğinde yirmi altı yaşında genç bir şehzade olan Abdulhamid Efendi, nispeten gözden uzak olan yapılarda münzevi bir yaşam sürmüş; ilmi, siyasi, mesleki ve ekonomik anlamda imrenilecek bir konuma gelmiştir. Marangozluk, çiftçilik, ticaret, bilimsel yöntemlerle bahçe bakımı ve oluşturduğu seralarda nadir bitki türlerinin yetiştirilmesi kendisinin özel merakları ve uğraşları arasında yer almıştır.
Sultan Abdulaziz’in 1876 yılında tahtan indirilmesi, yerine geçen V.Murad’ın ruh sağlığını yitirmesi ve bu olayların doksan gün gibi kısa bir süre içerisinde gerçekleşmiş olması Maslak Kasırları’nı ve nispeten sakin bir köşede yaşamını sürdüren Şehzade Abdulhamid Efendi’yi bir anda ilgi odağı yapmış, Avrupa’dan Ortadoğu’ya kadar çok geniş bir coğrafyada tüm gözlerin Maslak Kasırları’na çevrilmesine neden olmuştur. Bu dönemde yaşanan gelişmeler ise Maslak Kasırları’nı siyasi tarihimizde çok önemli bir konuma taşımıştır. Ağustos ayı ortalarına doğru Sultan V.Murad’ın sıhhatinden ümit kesilmiş, bunun üzerine Midhad ve sadrazam Mehmed Rüşdü paşalar Maslak Kasrı’na gelerek Veliahd Abdulhamid Efendi’yi ziyaret etmiştir. Kasr-ı Hümâyûn Dairesi üst kat büyük salonunda gerçekleşen ve tarihi önem taşıyan bu ziyaretten bir süre sonra toplanan vükela toplantısında, Veliahd Abdülhamid Efendi’nin tahta oturmasına karar verilmiştir. Alınan bu kararı müteakip Veliahd Abdülhamid Efendi, 31 Ağustos 1876 tarihine kadar şehzade ve veliahd statülerinde yaşamını sürdürdüğü Maslak Kasırları’ndan ayrılarak Abdülhamid-i Sâni unvanıyla Osmanlı tahtına çıkmıştır.
Etrafının yaklaşık iki buçuk metre yüksekliğinde duvarlar ile çevrilerek mahremiyet ve güvenliğin sağlandığı yapılar, 1924 yılına kadar hanedan mensuplarınca ikametgâh olarak kullanılmıştır.1924 yılında Saltanatın kaldırılmasını takiben Osmanlı Hanedanına mensup kişiler yurt dışına çıkarılmış, kullandıkları mekânlar içindekiler ile birlikte Millet adına korunmak üzere TBMM ne intikal etmiştir. Bu bağlamda Maslak Kasırları da oluşturulan Milli Saraylar Müdürlüğüne geçmiştir. Yapılar 1937 Yılında Yüksek Askeri Şuranın almış olduğu karar doğrultusunda Prevantoryum’a (Askeri Öğrencilerin tedavi edildiği hastane) dönüştürülmüştür.1960 yılı sonlarına kadar 50 yatak kapasiteli hastane olarak kullanılan mekân bir süre sonra Milli Saraylara devredilmiş, restorasyonu yapılarak 1985/86 yılında Müze Saray olarak halkın ziyaretine açılmıştır.